ISTIKLAL MARSIMIZIN KABULÜ
Istiklâl mücâdelesinin en çetin bir safhasinda milletin duygularini belirtecek bir “Istiklâl Marsi”nin yazilmasi istenmis ve böylece Maarif Vekâleti tarafindan bir müsâbaka açilmis ve müsâbakada birinciligi kazanacak zâta 500 lira nakdî mükâfat verilecegi ilân edilmisti.
Yurdun her tarafindan 500’den fazla sâir müsâbakaya girmisti . Fakat yazilan marslar, milletin hissiyâtina tercümân olacak bir durumda degildi.
Mehmet Âkif, marsin mükâfatli olmasindan dolayi müsâbakaya katilmamisti. Zamanin Maarif Vekili Hamdullah Suphi böyle bir marsin ancak, Safahât nâzimi sâir Mehmet Âkif tarafindan yazilabilecegine inanmis ve 5-Subat-1337 (Milâdi 1921) tarihinde kendisine su mektubu yazmistir:
“Pek aziz ve muhterem efendim, «Istiklâl Marsi» için açilan müsâbakaya istirak buyurmamaklarindaki sebebin izâlesi için pek çok tedbirler vardir. Zât-i üstâdanelerinin matlûb siiri vücûda getirmeleri maksadin husûli için son çâre olarak kalmistir. Asil endîsenizin icâbettigi ne varsa hepsini yapariz. Memleketi bu müessir telkin ve tehiç vâsitalarindan mahrûm birakmamanizi ricâ ve bu vesîle ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim.”
Mars, Maarif Vekîli Hamdullah Suphi ve arkadaslari tarafindan begenilmisti. Yalniz bu marsin üstâd-i rencîde etmeden Büyük Millet Meclisi’nden nasil geçirilecegi üzerinde düsünülmüstü. Bu siralarda Maarif Vekâletince seçilen yedi mars da Büyük Millet Meclisi’ne getirilmisti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1-Mart-1337 (1921) tarihindeki toplantisinda karari, Karasi Mebusu Basri Çantay, Meclise gelen marslardan birinin okunmasi için bir takrîr vermisti.Bu takrîr Meclis üyelerinin re’yine sunulmus ve tasvîb olunmustur.
Marslardan birinin okunmasi için Meclis Reisi tarafindan, Hamdullah Suphi Bey kürsüye dâvet edilmis ve ezcümle söyle konusmustur:
“Arkadaslar, hatirlarsaniz, Maarif Vekâleti son mücâdelemizin rûhunu terennüm edecek bir mars için sâirlerimize mürâcaat etmistir. Birçok siirler geldi, burada yedi tanesi en fazla vasfi hâiz olarak görülmüs ve seçilmistir.”
Hamdullah Suphi, Mehmet Âkif’ten bir mars yazmasini rica ettigini, marsin yazildigini, begenildigini söylemis ve intihâbinin Meclisimize âit oldugunu da sözlerine ilâve etmistir.
Hamdullah Suphi, gür sesiyle Meclis’in kürsüsünde “Istiklâl Marsi”ni okumustur:
“Hakkidir hür yasamis bayragimin hürriyet;
Hakkidir Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
misralari ile bu mars, Meclis üyelerinin siddetli ve heyecanli tezâhürâtina vesîle olmus, salon alkis sesleriyle dolmustur.
Kastamonu Mebusu Dr. Suad Beyin 12-Mart- 1337(1921) tarihinde,Büyük Millet Meclisi Riyâsetine vermis oldugu takrîrde;
“Riyâset-i Celîleye: Müzâkere kifâyetini ve Mehmet Âkif Beyin «Istiklâl Marsi» nin kabûlünü teklif ederim.”
Bundan baska Bolu Mebusu Tunali Hilmi de takrir vermis ise de reddedilmis ve yine ayni tarihte Karâsi Mebusu Hasan Basri tarafindan Riyâset-i Celîleye verilen takrirde;
“Riyâset-i Celîleye: Bütün meclisin ve halkin takdîrâtini celbeden Mehmet Âkif Beyefendinin siirinin tercîhan kabûlunü teklif ederim.”
Takrir, Meclis Reisi tarafindan oya sunulmus ve kabûl edilmistir.
Böylece Mehmet Âkif tarafindan yazilan mars “Istiklâl Marsi” olarak ekseriyetle kabûl edilmistir.
Kirsehir Mebusu Müfid Efendi, bu marsin, Hamdullah Suphi Bey tarafindan kürsüde tekrar okunmasini Konya Mebusu Refik Koraltan da Milletin ruhuna tercüman olan isbu “Istiklâl Marsi” nin ayakta dinlenmesini teklif etmistir.
Bunun üzerine 12-Mart-1337(1921)’de kab kabûl edilen ve kanuniyet kesbeden “Istiklâl Marsi” tekrar Hamdullah Suphi tarafindan okunmus ve mars ayakta dinlenmistir:
“Dogacaktir sana vâdettigi günler Hakk’in… Kimbilir belki yarin,belki yarindan da yakin.”
Iste bu ruh ve îmân ile Türk Ordusu Sakarya boylarinda,Izmir yollarinda Allah’in lütuf ve ihsânîyle secâat ve kahramanliklarini göstermis ve nihayet 9-Eylül-1922 tarihinde Hakk’in vâdettigi o parlak günes,Izmir ufuklarinda dogmus, Müslüman Türk’ün savlet ve kudreti karsisinda düsman büyük bir hezîmete ugramis ve denize dökülmüstür.
Aziz ve mübarek vatanimizin her karis topragi sehitlerimizin kanlariyla sulanmis, zaferin sâhikasina ulasmistir. Nitekim “Istiklâl Marsi”nda:
“Korkma sönmez bu safaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O, benim milletimin yildizidir, parlayacak;
O, benimdir, o benim milletimindir, ancak!”
misralari, ne derin bir mânâ tasimaktadir.
Izmir’in meshur Kadife Kalesi’nde büyük Sanli Türk bayragi dalgalanmaya ve siddetli alkislar arasinda yurdun her tarafinda zafer senlikleri yapilmaya baslanmisti.
Mehmet Âkif’e niçin “Istiklâl Marsi”ni Safahât’ina koymadigi soruldugunda o büyük insan:
“O benim degildir. Ancak milletimindir” diye cevapta bulunmustu. Ayni zamanda müsabaka için ayrilan 500 Türk Lirasi’ni o zaman fakir çocuk ve kadinlara örgü ögretmek, bir geçim saglamak emeliyle tesekkül etmek üzere bulunan (Dar’ül Nisaiye)’ ye teberru etmistir.
Yakin arkadaslarindan, Ankara Baytar Müdürü’nün anlattigi palto hikâyesine göre, Millî Mücâdele sirasinda, Ankara Baytar Müdürlügünde bulunmus olan bir zât, Dil ve Tarih-Cografya Fakültesi konferans salonundaki bir konusmasinda söyle demisti:
“Mehmet Âkif’in giyecek bir paltosu yoktu. Tâceddin Dergâhi’ndan Büyük Millet Meclisi’ne kadar paltosuz olarak yaya giderdi. O zamanlar Ankara’nin sogugu çok siddetli idi.Ben daireme gelir paltomu Mehmet Âkif’e gönderirdim.O da giyer Meclise giderdi. “Istiklâl Marsi” için verilen parayi geri vermesinden dolayi kendisine; « Mehmet Âkif üzerinde bir palton yok, verilen parayi da almazsin » dedi.Bunun üzerine, bana darildi, paltomu da kabûl etmedi. O soguklarda paltosuz olarak Büyük Millet Meclisine gitti, geldi.”
Mehmet Âkif’in buna benzer sahsina has daha bir çok meziyetleri vardir.Dürüsttür, hâtta Harb-i Umûmî içinde kardesinin evinde çayi sekerle içtiklerini görünce, milletin yemedigini siz nasil yiyorsunuz, demis ve bir müddet kardesinin evine bile gitmemistir.
Mehmet Âkif’in rahatsiz bulundugu Alemdagi’nda son günlerde içlerinde Târik Us’un da bulundugu bir grup, üstâdin ziyâretlerine gitmisler.Mehmet Âkif bitkin bir hâlde yataginda yatiyordu.Konusma esnâsinda söz “Istiklâl Marsi”na intikâl ettirilmis,gelen ziyâretçilerden biri:
“Acaba « Istiklâl Marsi » yeniden yazilsa daha iyi olmaz mi?”demis, bu söz üzerine yataginda bitkin bir hâlde yatmakta olan Âkif, birdenbire basini kaldirmis ve ona:
“Allah bir daha bu millete « Istiklâl Marsi » yazdirmasin!
Evet:
Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düsürmesin! Bir daha onu « Istiklâl Marsi » yazmaya mecbûr etmesin” sözüyle ziyâretçileri susturmus, o büyük insanin ne demek istedigi herkes tarafindan anlasilmisti.
Büyük insan Mehmet Âkif Ersoy, mezarina milleti için yazmis oldugu “Istiklâl Marsi”yla konulmustur.Tarihte kendi eseriyle gömülen ilk bahtiyar kisilerden biri de süphesiz Mehmet Âkif Ersoy olmustur.
Cenâb-i Hâk rahmet etsin, rûhu sâd olsun.